16 Ocak 2009 Cuma

Israil'den Marmaris'e Yelkenle 6. Kitayi Gecis


Kudus: Kubbet'ul Sahra, Aglama Duvari ve El Aksa Camii


2008 icin yilsonu seyrini nasil yapalim sorularinin kafamda dolastigi gunlerde, Yalin Kaptan'in mesaji geldi: Cumhur Gokova'nin haftalik kurslarindan birine, hem de 27 Aralik-3 Ocak haftasindaki Israil-Marmaris gecisine katilma fikrini ortaya atti: hem (muhtemelen) sert havada uzun seyir tecrubesi edinecek, hem de "Akdeniz'i gecmis" olacaktik. Fikir harikaydi, yuksek masrafi da seyir oncesi Kudus'u gezme planiyla (kendim icin, digerlerini bilemem) mesrulastirdiktan sonra 2008 in kalan aylarini bu ekspedisyonu beklemekle tuketebildim diyebilirim. Plan soyleydi: 27 Aralik Cumartesi Tel Aviv-Herzliya marinada Cumhur Gokova ile bulusulacak, pazar veyahut pazartesi Gokova II teknesiyle yola cikilacak ve insallah 3 Ocak cumartesi Marmaris'e varilacakti. Ben, Yalin ve Levent 25'inde Tel Aviv'e uctuk, bir gun sonra da Koray ve Evren vardi. Erken varanlar Kudus'u iki kere gorme sansini buldu. Burada Kudusu ve Israil'i aslinda ayri bir yazida anlatmak gerek aslinda. Ancak su kadarini soyleyeyim, engin denizlere acilmadan once o tum dunya tarihinin, kavimlerin binlerce yillik umutlarinin birkac kilometrekarelik bir alana sIkIstIgInI gormek, iste bu acayip bir hissiyat... Bu ekspedisyondaki diger acayip hissiyati da Israile varinca havaalaninda dort saat beklerken yasadim ama oralara girmeyeyim, daha seyri yazacagiz... Kisaca Kudus gorulmesi gereken bir yer, Israil ise henuz tam insaati tamamlanmamis bir ulke. Tel Aviv, her ne kadar gezi rehberleri ne kadar batili bir sehir oldugunu soylese de, Istanbul, Ankara ne kadar ortadogulu ise o kadar bu cografyaya ait... Insanlar cok sicak degil, ama yine de kibar ve yardimsever. Ozellikle Mugraby Hostel calisanlarina buradan selam olsun, bize zaman zaman pek yardimlari dokundu, burada reklamlarini yapmakta sakinca gormuyorum.

Kuduste ve Tel Aviv'de iki gun gecirdikten sonra 26'si cumartesi aksami Cumhur Kaptanlarin varmis olmasini temenni ediyorduk (yaris icin Finike'den Tel Aviv'e geliyorlar). Ancak kaptana telefonla ulasamayinca daha varmadigini dusunup (marmaris ofisinden de teyit ettirip) bir gece daha hostelimizde kaldik. Ertesi gun, Pazar sabahi da artik bugun varir deyip Herzliya marinasina dogru yola ciktik. Bu noktada Evren'in laptopu -Tel Avivi cok sevmis olacak- sahibini birakip kayiplara karisti. Zaten Gokova II den hala haber yoktu, bir de bu olay canimizi fena sIktI.



Tel Aviv'den uzaklasiyoruz



Herzliya Tel Aviv'e 30 dk uzakta, daha cok tatil koyu ve otellerin bulundugu bir kasaba. Marinaya vardigimizda ofise giderek bu Marmaris-israil regattasinin akibetini en sonunda ogrendik: Teknelere firtina nedeniyle Finikeden cikis izni verilmemis, bunun uzerine yola gec cikilmis, ve Gokova tekneleri bu sabah (pazar) marinaya giris yapmis. Sonradan ogreniyoruz ki aslinda Gokovalar cumartesi gece yarisi variyor, ama limandan ancak sabah ulkeye girebilirsiniz deniyor. Teknenin bir gun gec de olsa varmasina sevinip Cumhur Kaptani gormeye gidiyoruz. Kendisi teknemizin Gokova 2 oldugunu ve istedigimiz zaman yerlesebilecegimizi soyluyor. Kaptanin kendi teknesi Gokova 1 ve Gokova 2 nin kaptani Atilla Gokova (oglu). Atilla ile de bu gunun aksami tanisiyoruz. Gokovalarin plani pazartesi aksami yapilacak olan odul torenine katilip Sali sabahi yola cikmak. Bize de boylece pazartesi gunu alisveris yapip tekneye alismaya calismak dusuyor. Pazartesi sabah kalkinca gune Cumhur Kaptanin liderliginde “Tibet Yogasi” yaparak basliyoruz. Cumhur Kaptan fevkalade enerjik ve hareketli bir insan, bunda saniyorum yelkenin yaninda duzenli yoga yapmasinin da payi var. Ayrica cok sakin ve marina yetkilileri ile olan bir iki diyalogunu dinledikten sonra ikna kabiliyetinin de son derece yuksek oldugunu goruyorum. Neyse, yaklasik yarim saat suren bu tibet yogasinin ardindan marina etrafinda elde 1.5 litre sularimizla hizli tempoda yurudukten sonra tekneye donup kahvaltimizi yaptik. Kahvaltidan sonra Atillanin tekne trimi ve navigasyondan olusan teorik derslerini dinledik. Atilla bunlara ek olarak madde madde heave-to (faca flok), ve man overboard (denize adam dustu) durumlarinda ne yapilir onlari anlatti, biz de biraz soru sorduk, onlari tartistik. Bu toplanti yaklasik 5 e dogru sonlandi ve alisveris yapmaya marinanin icindeki alisveris merkezine gittik. 1-1.5 saat suren alisverisimizde urunlerin uzerindeki yazilar ibranice oldugundan biraz zorlandik (misal yogurt alamadan sonlandi bu allisveris). Alisverisin ardindan yine marinanin icindeki Israil-Turkiye xmas regattasi partisine gittik. Cumhur Gokovanin teknesi birinci gelmis (daha dogrusu zaten az olan ruzgarda yelken acabilen sadece Gokova 1). Diger teknelere de kupa verildi, konusmalar yapildi ve parti devam etti. Saat dokuza dogru tum ekip olarak seyirden once son bir dus almak uzere partiden ayrildik ve dusumuzu aldik. Bu fasildan sonra Yalin ve Evren istirahate cekilirken, ben Koray ve Levent tekrar partiye akma karari aldik.


Akdeniz Akdeniz

Sali sabahi kalktik ve kahvaltimizi yaptik. Cumhur kaptan bu sabah yine yogayi ihmal etmedi ama aksamdan yagmur yagip yerler islak oldugundan yoga fasli biraz kisa surdu (tibet yogasinin buyuk bolumu ucun yere serilmeniz gerekiyor). Ardindan Atilla ve kardesi Tolga Gokova bizim teknenin cenovasini taktilar ve Gokova tekneleri seyir icin hazir hale geldi. Burada ogrendigimiz ilginc bir sey, Herzliya marinasindan cikis yapamiyoruz ve cikis icin Tel Avivdeki marinaya gitmemiz gerekiyor. Herzliyadan ayrilir ayrilmaz epey yuksek dalgalar bizi hemen karsiliyor, ayrica Tel Aviv'e dogru kiyiya paralel motor seyri yapmak zorunda kaldigimizdan dalgalar tekneyi ve bizi de epeyce hirpaliyor. Tel Aviv'deki cikis yapacagimiz marinayi dogrusu daha buyuk, modern dusunmustum. halbuki Herzliyadakinden bile kucuk ve eski. Marinanin girisi plajda dalgalarin kirildigi, milletin sorf yaptigi bir yerden – gece hic girilmeyecek bir yer! Marinanin hemen girisindeki mazot istasyonuna aborda olup cikisimizi yapmak icin ofise gidiyoruz. Bu is de biraz uzun suruyor ve bizim Tel Avivden ayrilmamiz ogledensonra 1 i buluyor...




En sonunda marinadan ayrilip, aciklara dogru teknemizin pruvasini ceviriyoruz. Kiyidan uzaklastikca dalgalar da kuculuyor ve daha guzeli ruzgar artiyor! Hem anayelkeni hem de cenovayi acarak kuzey-kuzeybatidan gelen 15 knot gibi bi ruzgarda yelken yapmaya basladik. Rotamiz 305 derece – dogru Marmarise! Bu rotada dar apaz bir seyirle 6-7 knot gibi bir hiza ulasiyoruz. Yelkenleri acisimizin saati dolmadan cenovanin mandari kopuyor ve cenovayi indiriyoruz, ardindan Atilla yedek mandara cenovayi bagliyor. hafif can sikici bir gelisme ama daha sert bir havada ya da gece bu sorunu yasamaktan iyidir... Bu sorun cozuldukten sonra toplam 8 kisilik murettebat iki vardiyaya bolunuyor:ilk vardiya ben-koray-levent ve Tolga kaptan olarak gerceklesiyor. Ruzgar harika, gokyuzu acik, keyifli bir seyir su ana dek. Arada sirada arkamiza, Kutsal topraklara dogru bakiyoruz. Tel Aviv denizden sanki bir Kuzey Amerika sehrine benziyor, gokdelenler her yaninda bulunuyor sehrin.

Gokova I

Gun batiyor ve pruvamizda bulutlarin toplastigini gozlemliyoruz. Bu sabah Evrenin babasindan aldigimiz hava tahmini aksama havanin sertlesecegi yonundeydi, bakalim gece nasil olacak? Gunbatiminin ardindan bizim vardiya kestirmeye gitti. Gece 10 a dogru kalkinca havanin kaldigini ve teknenin motor-yelken gittigini gordum. Geceyarisina dogru ise ruzgar artti ve motoru kapattik. Ardindan ciselemeye baslayan yagmurla beraber ruzgar da artti ve 7-8 knot gibi hizlara ulastik. Kisa bir zaman icersinde yagmur da ruzgar da iyice kuvvetlendi ve Tolga ana yelkene camadan vurmamiz gerektigini soyledi. Ben dumende tekneyi rotasinda tutmaya calisirken Tolga ve Koray anayelkeni kuculttuler, levent de onlara fener tuttu. Bu ilk camadandan sonra ruzgar daha da artmaya, tahminen 20 knotu asmaya basladi ve camadanin zamanlamasinin mukemmel oldugunu dusundum.

Yagmur, soguk, sert hava ama keyifler yerinde

Gece 2-3 gibi vardiyayi Yalinlara teslim ederken hava artik 35-40 lara (7-8 bofor) yaklasmis bulunuyordu. Disardan bu kadar belli olmayan gercegin farkina teknenin icine girince vardim: aslinda hava epey sert! Teknenin icinde hareket etmek buyuk enerji istiyor, baya zaman harcayip yagmurlugumu cikarip yerime yatiyorum: uyumak ne mumkun! Teknenin ici camasir makinasi gibi, arada sirada yatakta saga ve sola (uyumaya calisan Leventin ustune) savruluyorum. Derken teknenin uzerinde kirilan dalgalardan birinin sulari bizim pencereden iceri giriyor! Kapali oldugunu kontrol ediyoruz ama o basincta demek bir ise yaramiyor. Yukaridan gelen sesler anayelkene bir camadan daha vuruldugunun habercisi. Tabi cenova da coktan epeyce kucultulmus durumda. Gun agarirken tekrar disari ciktim ve dalgalarin aksama gore epeyce buyudugunu gordum. Gun dogumundan itibaren ruzgarin hizi yavas yavas azalmaya basladi, ama dalgalar hala buyuklugunu korudu (tahminen 3-4 metre). Teknenin bu dalgalardan etkilendigi pek soylenemez, arada sirada buyukce bir dalga ustumuzde kiriliyordu.

Levent kaptan islanan giysilerini kurutuyor.

Ogleye kadar hava tekrar 20 knot seviyelerine dalgalar da 1-2 metreye indi. Ogleden sonra ise gunes bulutlarin arasindan gorundu, hatta hava kaldigindan motor yelkenle gitmeye basladik. Tel Aviv'den cikisimizdan beri Gokova 1 ile beraber gitmeye calisiyorduk. Ancak gece firtinayla bogusurken iki tekne birbirini gozden kaybetti, telsiz konusmalarindan firtina sirasinda bir kavanca sonrasi ana yelken mandarlarinin koptugunu ogrendik. Havanin en sert oldugu sabaha karsi ruzgarin 40 knota kadar ciktigini dusunuyoruz. Her camadandan sonra dumenin nasil yumusadigina sahit olmak guzeldi, tekne gercekten bu tip havalari rahat atlatabiliyor. Sadece iceride hareket etmek, yemek hazirlamak mesele. Saniyorum herkes en kolay ulasabildigi yiyeceklerden nasiplendi gun boyu. Bu gunun aksami (yani Carsamba ve yeni yil aksami) ruzgar tekrar sertlesti ve tek camadan ve kucultulmus cenovayla yildizlarla beraber harika bir gece seyri oldu. Dun aksamin yorgunlugundan olacak tum gece vardiyasi dumenci de dahil arada sirada uyuyakaliyordu.


Bahtiyar serdumen Levent

Boylece Persembe ve yeni yilin ilk gunune geldik, ruzgar gun boyunca yoktu, motor bastik. Bu arada ilk iki gunku sert havada epeyce yol aldigimizi ve bu gidisle cumaya (yarin) Marmarise varabilecegimizi farkettik. Persembe gecesi cikan hafif ruzgar ile 5 knot gibi bir hizla yine keyifli bir gece seyri yaptik. Bu sirada Anadolu kiyilarinin da isiklari gorunmeye basladi: saniyorum Kas, Finike isiklarini goruyorduk bu ilk anlarda. Cuma sabahi hava tekrar kaldi ve artik motor basarak Marmarise kadar geldik. Oglen 1 de Netsel marinaya yanastik: Tel Avivden yaklasik 400 millik yolu 3 gunde almistik!

Tolga Gokova, Atilla Gokova, Mustafa


Atilla bugunu dinlenerek gecireceklerini ve yarin bizi Beldibindeki Gokova yelken okuluna goturup teorik derslere devam edeceklerini soyledi. Biz de gunun kalan bolumunu dus yemek gibi islerle gecirdik ve tekneyi neta edip ickilerimiz esliginde seyiri degerlendirdik. Su konularda tecrubemizin arttigini dusunduk:

Uzun yol, dumen tecrubesi ve firtina/sert hava seyri

Su noktalara da bir dahaki uzun seyirlerde dikkat edilmeli diye dusunduk:

Kotu havalarda yemek hazirlanamiyor, onceden sandvic vs hazirlanip depolanabilir. Tipki dumen vardiyalari gibi tekne neta etme/yemek vardiyalari duzenlenebilir.

Tekne son derece neta olmali yola cikmadan, tum murettebat neye nasil ulasilir bilmeli. Baslangictaki en hafif daginiklik sert hava sirasinda teknenin icini kullanilamaz hale getirebilir.

Gokova yelken okulunda mum isiginda harita calismalari


Ertesi gun, Cumartesi, Cumhur Gokovanin hem evi hem de yelken okulu olan Beldibindeki mekana gittik. Burada Atilla ve Cumhur Kaptanlar navigasyon ve meteoroloji ile ilgili bir kac noktayi daha anlatti. Simdi Gokova yelken okulunun vermeye yetkili oldugu belge “International Yacht Training” denen bir standard, ozellikle ABD'de yaygin. Iki asamasi var bu egitimin: birinci asama basic-intermediate-advanced diye siralaniyor, advanced i alan 'bareboat skipper” sertifikasi alip ABD ve ingiltere ve daha bircok ulkeden tekne kiralayabiliyor. Ikinci asama ise yachtmaster coastal – yachtmaster offshore – yachtmaster ocean diye gidiyor ve bunlari tamamlayan da kendi okulunu kurabiliyor. Bu egitim sonunda Cumhur Gokova bize bu basic i atlatip ilk asamanin 'intermediate” sertifikasini verdi. Boylece IYT International Flotilla Skipper titrini kazandik.


Cumhur Kaptan ile diploma toreni

Iste boyle Dogu Akdeniz’I Kibris adasinin guneyinden gecmis olduk. Sunu iyice anladim ki, okyanus gecmek, dunya seyahati vs falan bir yana, insan tum hayatini su Akdenizi gezerek, bir limanindan digerine yelken basarak pekala gecirebilir. Acik deniz keyfi de burada, korunakli limanlar da ve tabi ki tarihin kendisi de… Halikarnas Balikcisi’nin ortaya attigi gibi, burasi Altinci Kita… Kiymetini bilelim, tadini cikartalim.

Mustafa



10 yorum:

  1. BU blogger'a biraz uzun yazi yuklemek iskence! Uc resim ekleyince sapitiyor. Yazitipleri icin kusura bakmayin, ayarlamanin mumkunati yok. Baska bir platforma tasiyalim su blogu derim.

    YanıtlaSil
  2. mustafa kaptan eline saglik. cok guzel yazmisin. ah ulen keske ben de olsaydim orada. fotograflarin da cok guzel. hele firtina da kokpitteki insanlarin yuzundeki ifade cok sey anlatiyor.

    umarim bu senen denizde gecer bol
    bol!!!! bir ara da (2009 sene sonu?) beraber yelken acariz insallah!!

    YanıtlaSil
  3. Mustafa yazi guzel olmus eline saglik. Ancak seyre katilmamis olanlar icin eklemek gerekir ki Gokova Yatcilik ile olan iliskimiz beklentilerimizi fazlaca karsilamadi.
    1)Cumhur Gokova'nin teknesi ileri teknoloji bir tekne idi. Bu teknede olmayacagimizi ve Cumhur Gokova ile ayni teknede seyir yapamayacagimizi gidince ogrendik. Ama zaman icerisinde bu uzuldugumuz bir sey olmaktan cikti.
    2) Onceden ne kadar tecrubemiz olursa olsun filotilla skipper ve sonrasi sertifikalar icin para odenmesi gerektigini ogrendik. Basta bareboat skipper almak uzere gitmistik ancak onun icin 500 Euro daha vermemiz gerektigini, hatta 1500 Euro daha verirsek de Yachtmaster Coastal alabilecegimizi ogrendik.

    YanıtlaSil
  4. Yalin dogru soyluyorsun, daha da soylenecek cok sey var aslinda bu kurs sistemi hakkinda. Sana ek olarak su noktalari bu yorumlari okuyanlar icin belirteyim:

    1- Ben hala Cumhur Kaptan'in oldugu teknede olmayi yeglerdim. Varsayimim su ki ogrencileriyle bireysel olarak daha fazla ilgileniyor. (sanirim ogrenci yachtmaster ogrencisi ise) Ama artik Gokova'nin tarzi demek boyleymis deyip onume bakmayi tercih ediyorum. Ama bir yandan da Atilla ve Tolga ile tanistigima cok memnun oldum.

    2- Gercek anlamda egitim almak isteyen varsa boyle uzun etaplara degil Turkiye kiyilarinda olanlarini tercih etsin. Bize soyledikleri ne gore bu kiyisal seyirlerde uyguladiklari bir program var. Etap 400 mil olunca tek amac tekneyi getirmek oluyor. Bize bu tam olarak soylenmedi bastan, biraz sikinti da buradan dogdu.

    3- Caglarla gecen konusurken onemli birsey soyledi, bu logbook tutma hadisesi cok onemli aslinda. Millerimizi islemeliyiz. Bu bilimum ehliyetlerden daha yararli olabilir...

    Mustafa

    YanıtlaSil
  5. mustafa amiral, teşekkürler yazı için...
    ben de kusmuk üzerine yorumumu bırakayım:) sen pek değinmemişsin bu önemli konuya...
    deniz tutması fena birşey. deniz tutmasına karşı önerilenleri yapmakta fayda var. birgün boyunca boğazımdan geçen herşey aynı yoldan geri çıktı. ve bu hiç bitmeyecek gibiydi. Çaresizdim. Ta ki atilla ile cumhur kaptan arasındaki şu telsiz konuşmasına kulak misafiri olana dek.

    atilla: gökova1 gökova1, gökova2
    cumhur kaptan: kanal 16ya geç oğlum
    cumhur kaptan: durumlar nasıl oğlum
    atilla: bi problem yok. sadece bir deniz tutması vakası var
    cumhur kaptan: bir gün sürer o durum. sonra birşeyi kalmaz. yapacak birşey yok.

    tabi hemen hesapladım kaç saattir aciz durumda olduğumu. 24 saat dolmuştu ve hala beterdim. kendime biraz küfredip yattım uyudum. kalkınca makarna yapmış tayfalar. hemen yedim. midem bulanmıyordu artık. Pek karnım acıkmıyordu ve gücüm de yerinde değildi ama deniz tutması geçmişti. bir gün tezi doğru muydu yoksa???!^&%normale dönmem zaman aldı tabi.

    çıkardığım dersler:
    1) denize açılmadan önce sucuklu yumurta gibi ağır şeyleri tıkabasa yemeyin
    2) açılmadan önceki gece çok alkol almayın ve yorgun olmayın
    3) deniz tutmuşsa kuru gidalar ile beslenin. mideye yapışınca sallanmıyorlar anladığım kadarıyla.
    4) bol su içmek sadece kusmuğun kıvamını değiştiriyor. aman dehidre olmıyayım diye bol su içmeyin
    5) ufka bakın, dümen tutun, derin nefes alın. kustuktan sonra kafayı vurun yatın. arkdaşları ii seçin("sen istersen yat" diyenlerden olsunlar).
    6) "bu durum geçecek sadece biraz zamana ihtiyacım var" diyin, umutsuzluğa kapılmayın.

    deniz tutması konusundaki hertürlü yardımıcı bilgiye açığım. benden uzak olsun yeter.

    YanıtlaSil
  6. buyrun buradan yakin:
    http://apazlama.blogspot.com/2007/07/yeter-deniz-tutmasn.html

    YanıtlaSil
  7. Arkadaslar oncelikle bizim gibi yolun basinda olan denizciler icin tarihi sayilabilecek bu basarili deniz seferinden oturu hepinizi tebrik ederim. Dilerim bu, sizler icin nice acik deniz seyirlerinin oncusu olur. Bu guzel yazi icin basta Mustafa olmak uzere bu maceranin tum katilimcilarina tesekkur ediyorum. Bence sene sonu ancak bu kadar iyi degerlendirilebilirdi.

    Blogu tasima islerini ancak asker donusu yapabilirim. Ben de bu blogdan memnun degilim zaten. Sanirim son 1 senedir ilk defa yaziyorum bloga...

    YanıtlaSil
  8. mustafa,googleda dolanırken buldugum yazıyı tesadufen okudum ve ıyıde olmus cok guzel yazmıssın elıne saglık.ben yılın 45 haftası denızde olunca genelde yazı yazmak aklıma gelmıyor cunku ıs hatıradan cok rutıne donuyor baskası yazıpta okuyuncada guzel oluyor.bır dahakı sefere beklentılerınızı daha fazla karısılamak dılegı ıle pruvanız nete olsun,yıne beklerız.

    YanıtlaSil
  9. harika bir blog keşfetmiş olmaktan yana pek bahtiyarım. Okuyalım. öğrenelim, gelişelim...

    YanıtlaSil
  10. Sagol Basak. Doga ve denize bizler gibi bakan insanlarin varligi bilmek bizleri mutlu ediyor.

    YanıtlaSil