22 Ağustos 2008 Cuma

Güney Okyanusu ve Vendée Globe

Derek Lundy tarafından yazılmış Tanrı’nın Terk Ettiği Deniz adlı kitabı okuyorum. Tek başına yelkenle durmadan dünya dolaşma yarışı olan Vendée Globe üzerine kitap. Hoş bir anlatımı da var, teatral bir belgesel gibi. Parça parça alıntılar yapmak istiyorum:

Güney Okyanusu
Pasifik okyanusu, Hint okyanusu ve Atlantik okyanusunun uç kısımlarını içeren bu sular resmi kayıtlarda 40 derecenin altı diye geçer. Denizci dilinde ise Kükreyen Kırklar, Öfkeli Elliler ve Çığlık Atan Altmışlar olarak adlandırılan enlemleri içerir. Bugüne kadar resmi olarak kaydedilmiş en yüksek dalga (40 metre) da bu enlemlerde oluşmuştur. … Buz dağları ve tepesi su seviyesi ile aynı yükseklikte olan buz kütleleri bu buz gibi sularda dolanır durur. Kabasorta yelkenli gemilerdeki denizciler Güney Okyanusunun Cape Burnu’na (Cape Horn) kadar olan kısmına ölü adamın yolu derlerdi….. Dünyada bir kara parçasıdan en uzak nokta Güney okyanusundadır (aynı zamanda Güney Pasifik). Bazı denizciler Güney Okyanusunun bir kısmını delik diye adlandırırlar. Uzun mesafeli uçaklar için dahi, eğer karaya dönemyi düşünüyorlarsa bu ulaşılmaz bir bölgedir…. Yarışmacıları Güney Okyanusunun kalbinden geçiren iki adet tek başına yelkenle dünya turu yarışı vardır. 4 ayaktan oluşan ve aralarda yardım alınabilen Around Alone, ve hiç durmaksızın hiç yardım almaksızın yarışılan Vendée Globe. Kuralları son derce basit olan bu yarış, denizcinin en ulaşılmaz sınırları zorlama hırsı sonucu doğmuştur. O yüzden daha kısa yarışlarda görülen karışık engeller ve gizli saklı köşede kalmış kurallara gerek yoktur. Bir insan bir tekne ve ilk gelen kazanır.

Horn Burnu (Cape Horn)
57 derece enleminde Güney Amerika’nın en güney ucunda olan Horn Burnu Antarktika’dan sadece 600 mil uzaklıktadır. Onun etrafında dolaşabilmek için tekneler güney okyanusunun daha da derinlerine inmek zorundadır. Dünya etrafında dizginlenmeden koşan Güney Okyanusu rüzgarı ve dalgaları bu geçide geldiğinde daha da güçlenir ve iyice öfkelenirler.
Güney Okyanusunda yapılan seyir ve yarışlarda Horn Burnu’nun psikolojik bir önemi vardır. Acıyı zorluğu ve hatta ölümü simgeler. Eski zamanlarda yelkenli teknelerin bu burnu aşmak için çok uzun zaman harcadıkları olmustur. Bounty gemisi Horn’u doğudan batıya doğru geçmek için 29 gün rüzgar ve dalgalarla boğuşmuş, sonunda pes edip geri dönmüştür. 1836’da başka bir gemi güya kolay yön olan doğudan batıya geçebilmek için iki hafta fırtınalarla boğuşmuştur. 1905’te Avrupa’dan Amerika’nın batı yakasına Horn Burnu’ndan geçerek gitmeye çalışan 130 yelkenli gemiden sadece 52 tanesi gidecekleri limana tek parça halinde ulaşabilmiştir.
Tek başına seyir yapmanın atalarından Bernard Moitessier şöyle yazıyor: “Denizcinin coğrafyası ile burnu burun enlemi enlem diye bilen haritacının coğrafyası hiçbir zaman aynı şey değildir. Denizci için haşmetli bir burun hem son derece basittir hem de olağanüstü karışık, kayalar, akıntılar, kırılan dalgalar, kocaman denizler, ılıman rüzgarlar ve fırtınalar, sevinçler ve korkular, hayaller, sızlayan eller, boş mideler, harika anlar ve ızdırap çekişlerin hepsini içerir”.

2 yorum:

  1. harika bir kitap.. denize tutkun olan herkese okumasını şiddetle öneririm. heyecan, sevinç, hırs, hayal kırıklıkları ve hüzün.. hepsini ayrı ayrı sayfalarda yaşatıyor..

    YanıtlaSil
  2. Ben de bi rsolukta okumuştum. aradan neredeyse 2 yıl geçti tekrar okuyorum.. Tek kelimeyle muhteşem, denizle ilgisi olan herkesin okuması gerek.. bizim sularda anlatılan deniz hikayeleri artık bana yavan geliyor

    YanıtlaSil