23 Ağustos 2008 Cumartesi

Kasırga

Tekrar Derek Lundy'nin Tanrı'nın Terk Ettiği Deniz kitabından alıntı (Çeviri: Hülya Leigh). Bu arada yasal bir suç işemiyorumdur umarım böyle alıntı alıntı gidiyoruz ama :)

Bullimore
Exide Challenger teknesinde yarışan Tony Bullimore birdenbire şiddetli bir gürültü duydu. Karbon-fiber salma denizin bitmez tükenmez hareketlerinden yorulmuş ve birdenbire kopup okyanusun derinliklerine doğru kaymaya başlamıştı. 4.5 tonluk salmadan kurtulan tekne, üst kısmı ağır gelince inanılmaz bir hızla alabora oldu…. Alabora’dan az önce 57 yaşındaki Bullimore kamarasında bir kenara dayanmış, bir yandan sallanan ocağında ısıtmayı becerdiği çayını yudumluyor, bir yandan da sarma sigarasını tüttürüyordu. Tekne yuvarlanınca o da aynı hızla döndü ve kendini teknenin tabanı yerine tavanında buldu… Kamara pencerelerinden içeri giren su ayaklarının altında akan bir nehir gibiydi. Teknenin iki direği ve çarmıhları arasından 70 knot hızla geçen rüzgarın gürültüsü artık yoktu, hatta teknede inanılmaz bir sessizlik hakimdi. Çay bardağı kaybolmuştu ama sigarası hala elindeydi. Tavanda ayağa kalkıp sigarasından bir iki duman daha çekti ve durumu gözden geçirmeye başladı. Yapabileceğim fazla bir şey yok diye düşündü. Kısaca nasıl hayatta kalabileceğini planlaması gerekiyordu. Dışarıdaki dünyaya bir şekilde EPIRB sinyali göndermeli idi. Gövdede delik açıp vericiyi dışarı çıkarmak için kendi aletlerini kullanmalıydı belki de. Bu sırada su altındaki çalkantı ile savrulan ağır bumba büyük bir şiddetle çarptığı pencerelerden birini patlattı. Kamara hızlı bir şekilde sıfır dereceye yakın su ile dolmuştu ve yukarıda birkaç feet’lik bir hava boşluğu kalmıştı. Üşümeye başlayan Bullimore, hayatta kalma giysisini giyip, birkaç çukulata ve su poşetini yanına aldı. Artık EPIRB için gövdeyi kesmesine gerek yoktu, bumba bu işi onun için yapmıştı. Suya dalıp vericiyi kırılan camdan dışarı doğru itti, ne var ki dışarıdaki parçalanmış arma karmaşasında takılıp kalıp yüzeye ulaşmaması da mümkündü, yani Bullimore yardım sinyallerinin gidip gitmediğini bilmiyordu... Tekne batarsa hayatta kalabilmek için can salına ulaşması gerekiyordu, birkaç kere dalıp çıkarmayı denedi. Ama can salı kendi kaldırma kuvvetinin de etkisiyle olduğu yere çakılmıştı. Son dalışta gelen dalganın etkisiyle kaporta kapağı elinin üzerine kapandı ve sol elinin işaret parmağını alt ekleminden koparttı. Kanama buz gibi suda kısa sürede durdu ve soğuk dayanılmaz acıyı uyuşturdu… Bullimore yeni tavana yakın hala kuru bir bölmeye sığında ama sular yükseliyordu. Yorgun ve üşümüş bir vaziyette kurtulmak için tek umudunun Avusturalyalılar olduğu düşündü ama onların gelmesi de 4-5 günü alırdı, tabi o da EPIRB sinyalleri gidiyorsa..

Kasırga
Bofor cetveline göre 12 şiddetinde rüzgar olan kasırga (orkan) oluştuğu zaman rüzgar 65-70 mil hızla eser. Yetişkin bir insanın 70 mille esen bir rüzgara karşı yürümesi çok güçtür, eğer yüzü rüzgara dönük ise nefes alması da. Denizde ise bu hızda rüzgarın uçurduğu suyun hızı acı vericidir ve korumasız gözlere zarar verir. Denizciler çoğunlukla yüzlerine dalgıç maskesi takarlar, güvertede tutunarak ve emekleyerek ilerlerler. Bu rüzgarda oluşan dalgalar 5 katlı bazen de 8 katlı bina yüksekliğinde olur. Dalgaboyu ile orantılı olan dalga hızı okyanusun geniş aralıklı dalgaları için 35-40 knotu bulabilir.
1996’da Vendée Globe’da aynı gün alabora olan iki teknenin içinde bulunduğu durumu anlamak için, eğer denizci değilseniz, ardarda üstünüze doğru 40 mil hızla gelen, kenarları değişik açılarda eğimli, aralarında daha ufakları da bulunan beş altı katlı binaları hayal edin, arada bir de bu binaların en üst bir iki katının üzerinize yıkıldığını!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder