6 Kasım 2013 Çarşamba

Bodrum-Kos-Portiasos seyri ve bakir koyda bir marina


Bayram tatilinde önce birkaç gün ufak tamiratlar yaptık. Güverte üstü çatlakların macunlanması ve boyanması başta olmak üzere. Ardından ver elini Kos dedik. İlk defa teknemiz ile yurtdışına çıkacaktık. Prosedürleri biraz sorduk soruşturduk, yola koyulduk. Öncelikle hepimizde yeşil pasaport veya vize olduğundan o konuda bir endişemiz yoktu. Kos Limanı’nda marinaya ait olan rıhtıma (doğudaki oluyor) yanaştık, marina görevlisi tonoz verdi. Ardından pasaportlara ve tekneye giriş yaptırmaya gittik. Gelen giden gemilerin yolcuları ile uğraşmaktan pek bizimle ilgilenmediler ama hava kararmadan bir fırsat bulup içeri girebildik. Pasaport girişinde tekne yolcu listesi de doldurduk. Aslında pasaporta damga vurup gönderselerdi tekne ile ilgili başka işlem yaptırmayabilirdik, ancak transit log için başka bir memur geldi ve transit log doldurduk, 30 Euro verdik. Ayrıca liman polisine gidip oraya da 15 Euro vermemiz gerektiğini öğrendik, oraya gitmedik. Bu işlemler bir saat kadar sürdü. Sonra marina ofisine gidip 15 Euro gecelik ücret ödedik. Marina ofisi sadece teknenin sigortasını görmek istedi. Transit log’daki görevli ise hiç bir şey görmek istemedi, tamamen bizim beyanımıza göre hareket etti.

Akşam restoranların yoğun olduğu bir caddeye gittik. Limanın batısında kalan bir cadde, üstüste pek çok deniz ürünleri restoranı var. Masada oturan müşterilere bakınca Türklerin yoğunlukta olduğunu görmek mümkün. Garsonlar bile Türkçe karşılıyor müşterileri. Gaza gelip Türkçe konuşmaya başlarsanız gerisi gelmiyor ama :) Yine de bizim oturduğumuz lokantadaki birkaç kelimenin ötesinde biliyordu. Birkaç yere fiyat sorup en makul olanına oturduk. Canlı taverna müziği eşliğinde yemeğimizi sipariş ettik derken yağmur başladı ve içeri geçtik. Tavada kalamar, ızgarada ahtapot ve balık (tekir) söyledik. Yediğimiz en büyük boylu tekirdi. Ahtapotu ise tavsiyeler üzerine ızgara istemiştik ama bize gelenden memnun kalmadık, kayış gibiydi, yemesi zor oldu. Beyaz sofra şarabı eşliğinde yemeğimizi bitirdik. Bayram şekeri ikram edildi arkasından :)
Kos Limanı'nda Dolfinn

Ilk akşam gittiğimiz taverna, canlı müzik


Ertesi gün gündüz Kos’u tabanvayla gezdik. Arkeolojik şehir ile mevcut binalar çok içiçe. Yürüken bir köşeyi döndüğünüzde karşınıza bir kazı alanı çıkıyor, onun arkasında tekrar binalar. Agora alanı, odean (amfitiyatro) ve bir tane de tapınak alanı benzeri bir yer gezdik yanılmıyorsam, krepçide krep yedik. Birkaç mağazaya girip hediyelik aldık. Tişörtle çıktığımızdan ve epey ağır yağmur bastırdığından yağmurdan kaçmakla da zaman geçirdik. Gördüğümüz iki camiden bir bakımlı idi ve halen kullanılıyordu. Diğeri ise epey dökülmüştü ve restorasyona ihtiyacı vardı.

O akşamı da Kos’ta geçirmeye karar verdik. Sabah erken çıkmaya niyetli olduğumuzdan akşamdan pasaportları damgalatalım istedik ancak görevlinin gittiğini sabah gelmemizi söylediler. Yemek için bir italyan restoranına gittik. Restorandaki diğer tek dolu masada yine Türkler oturmuştu. Lezzetli bir pizza ve lazanya tarzı bir şey yedik, bu sefer kırmızı şarap içtik. Tekneye dönüp yattık.

Sabahleyin erkenden pasaporta gittik ama önce 'sistem çöktü öğlen gelin' dediler. Sonra da 1 saat sonra gelmemizi söylediler. Biz ise bir an önce yola çıkmamız gerektiğinden bir yere ayrılmadık, bir fırsat kolladık, nitekim görevlinin bizi kabul etmesi yine bir saati buldu. Aynı akşam hava kararmadan önce Türkiye'de bağlayacağımız marina varmak istediğimizden biraz stres olduk.

Dolfinn beklentimizden daha iyi seyir performansı sergiledi. Rüzgar şiddetlenmeden 3 saatte Yalıkavak'ı döndük. Sonra Güllük Körfezi’ne dönüp rüzgarı apazdan alınca yelkenleri de açtık ve hatta motoru kapattık. 5 mil ortalama ile 30 mil yolu 6 saatte geldik. 16.00da Portiasos’a giriş yaptık. Portiasos pilot kitaplarda Gök Limanı olarak geçen yerde yeni açılmış bir marina. Henüz epey boş olduğundan iki tonoz birden verdiler :) Rotamız aşağıda görünüyor.



Portiasos cennette bir marina gibi, etraf yeşillik sessiz sakin. Gece ikiye kadar bangır bangır müzik çalınan Bodrum Marina'dan sonra oldukça dingin. 150 tekne kapasiteli ancak şu anda en fazla 10 tekne bağlı, karayolundan ulaşmak çok kolay olmadığı için de pek hızlı dolacağa benzemiyor.
Marina adını 10 km mesafedeki Iasos antik kentinde alıyor. Bugünkü adıyla Kıyıkışlacık. Çok sakin bir köy. Birkaç pansiyon ve lokanta var. Turizm dejenerasyonundan nasibini almamış henüz. Bununla beraber Iasos antik kenti büyük, etkileyici. Aslında tekne olmasa da sakin bir tatil için gidilebilecek bir lokasyon.


Portiasos'un uzaktan bir görünümü


Iasos antik kentinden bir görünüm

1 yorum:

  1. Müthiş... Önceki günleri hatırlıyorum da iyice ilerlettiniz bu işi siz :-)

    YanıtlaSil