15 Mart 2007 Perşembe

İtekaka

Geçen yaz (Temmuz-Ağustos 2006) Ankara’da denizsiz günler geçirirken Serdar’ın zamanında kendi ve bir iki arkadaşının çabasıyla inşa ettiği ve yıllar sonra tekrar başına geçip eksiklerini tamamlayıp, armasını dikip, Mogan Gölü’nde suya attığı piratının tamiratı ile birkaç hafta sonu olsun uğraştık. Yapımı sırasında da çok çektiren ve azar azar verilen fedakarlıklarla bugünlere ulaştırılan teknenin adı doğası gereği ‘İtekaka’ konmuştu. Bir önceki sene suya indirilen tekne, hareketli salmanın bağlantı noktasından içeri sızan suyun zamanla daha da artması neticesinde başa çıkılmaz hale gelmişti (boşalt boşalt nereye kadar). Serdar önceleri az az su yapan teknesi için geçici çözümler bulmuş ancak en nihayet kalıcı bir çözüm için kolları sıvamıştı.

Çift cidarlı ve böylesine küçük bir teknenin gövde arasına girip tamirat yapmanın imkansız oluşu nedeniyle teknenin öncelikle bütün selviçe ve arma donanımını söküp üst kabuk ile alt kabuğu birbirinden ayırarak işe girişmişti. Böylece alt kabuktaki sorunlu yerlerin tamiratı içeriden yapılabilecekti. Su sızdıran yerlerin macunla örtülmesi ancak suyun gövde içinde ilerleyerek başka bir noktadan çıkması sonra tekrar macunlanması kovalamacasının ardından sızma artık sorun yaratmayacak seviyeye indirildi. Ancak işin esas zaman alıcı ve zor olan yanı bundan sonra başlıyordu. Bu iki kabuğun üstüste oturtulması ve birbirine sağlam biçimde birleştirilmesi.


İşte bu aşamada biz (Serkan, Yalın, Duygun, Alper, Koray) de ona yardım etmek üzere devreye giren cengaverlerdik. Gündüz 10:30 ile 16:30 arası güneş nedeniyle çalışamadığımızdan ya sabah erkenden ya da akşamüstü göle gidiyorduk. Sabah erken gidip de elektrik bulamadığımız için bekçileri beklediğimiz zamanlar da oldu.

Birkaç haftasonu süren çalışmalarda alt kabuğa küpeşte boyunca matkap ile açılan deliklere kalın kesilmiş ahşap çıtalar perçinlendi, daha sonra bu yapının üzerine üst kabuk yerleştirilerek yine matkapla delikler açıldı ve bu defa da üst kabuk perçinlenmiş oldu. Perçinleme işi zor ve vakit alan bir işti ve kabuklar tam olarak üst üste oturmadığı için bazı yerlerde çok iyi tutmuyordu. Armanın seyirde üst gövdeye uygulayacağı yükü bu bağlantı hattı boyunca taşıyamayacağı ihtimali üzerine saplama ile sağlamlaştırma fikri ortaya atıldı. Serdar’ın fikri onaylamasının ardından hayata geçirildi. Eğer bu da iki cidarı birarada tutmak için yetmiyorsa sonucu yelken yaparken görmeye karar verdik.

Sıra geldi cidarlar arasındaki teknenin çevresi boyunca devam eden yarığı kapatma işine. Serdar önce “biraz pişmaniye (cam elyaf) biraz pekmez (polyester)” usulü kapatmayı denedi ancak karışım çok dar bir şerit şeklinde uygulandığı için tutmadı. Bunun üzerine oralar da macun ile kapandı.

Tüm bu maceraların sonunda yaz bitmiş, havalar tekrar serinlemeye başlamıştı ve teknenin suya inmeden önce boyanması gerekiyordu. Bu nedenle tekne kışı geçirmek ve ardından boyanmak üzere kapalı bir garaja yerleştirildi. 2007 yazının başında elden geçirilmiş, boyanmış ve (ümit ediyoruz ki) su yapmayan İtekaka’nın Mogan’da fırtınalar estirmek üzere suya indirilişi yapmayı planlıyoruz.

(Fotoğraflar: Alper Ünver)

1 yorum:

  1. ne güzel oldu itekaka'nın tamiratından böyle bir yazı okumak. benim de binmişliğim vardır itekaka'ya. daha yalın kaptanla ilk yolculuğumuza çıkmadan, yelken nedir, rüzgar nedir bakmak içindi.

    YanıtlaSil