25 Mart 2007 Pazar

Sene Sonu 2006...

Tarih: 23-25 Aralık 2006
Çıkış: Port Göcek N 36° 44.80’ E 28° 56.52’
Tekne: Semadirek/Samothraki (Bavaria 42.4 Cruiser) MTM Yachting
Hava durumu ve Rüyet: İlk 2 gün açık, son gün kapalı hava. Seyir boyunca değişken 1-2 bofor rüzgar. Çok iyi rüyet.

Mürettebat: Mustafa, Yalın, Koray, Tuncay, Alper

İlkini Mustafa kardeşimle birlikte yapmış olduğumuz ve artık gelenekselleşen ‘Sene Sonu Seyri’ için yeniden düştük bir kara kış akşamı güney yollarına. Yılın son günlerinde olması bu seyri, o yıl yapılan tüm seyirler arasında ‘Ekabir Seyirler Iskalasında’ en yüksek mertebelere taşır. Bu seyirlerde havanın kısmen kapalı ve deniz suyunun soğuk olması hararetli muhabbetlerin döndüğü –ki bütün bir yılın muhasebesinin yapıldığı– mezenin ve rakının özenle tüketildiği zengin sofraların kurulmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Tabii buna bir de uzun aralıklarla görebildiğimiz yurt dışından gelen dostların varlığı eklenince işi gönüllerde daha muteber bir hale sokmaktadır.













Seyir boyunca ilk gün hafif rüzgar ile Dökükbaşı dönüldü ve Karacaören koyuna girildi. Tam Dökükbaşı bordalandığında arkamızdan sürüklediğimiz sırtı oltamıza yakışıklı bir palamut atladı. Doğal olarak Koray da onu hemen –kendisine verilen kurbanı kabul eden Neptün edasıyla– mürettebata dahil etti!










İkinci gün de yine açık havada körfez dışında rüzgar aradık, bu arada Mustafa’nın Amerika’dan getirdiği Davis marka sekstant ile güneşten rasat almaya çalıştık ancak ölçebildiğimiz tek şey öğlen saatlerinde güneşin ufukla yaptığı açı idi –gün içinde maximum saat 11:30 sularında 27 derece– , gördük ki bu bilgilerin kullanılarak mevkinin hesaplanması şimdilik bizleri aşıyor. Uçan balıktan kerteriz alan Büyük Usta’nın açtığı yoldan gidenler olarak bir gün mutlaka biz de sonsuzluktaki cisimlerden rasat alıp mevki koymayı öğreneceğiz. Akşam satlerinde bu defa Tersane Adası’ndaki koya girdik.


Kurulan mükellef sofra –ki bu sofrada 5-6 aydır somya altında ihtimamla saklanmış Çeşme kavunu, İzmir Havra Sokak’tan alınmış süzme yoğurt, İzmir tulumu, 70 lik export, bir gün önce çekilen ve folyoda pişirilen palamut ve akdenizin o muhteşem atmosferi ile taçlandırılarak– o akşamı bizler için unutulmaz kılmaya yetti.













Son gün akşam eve dönecek olmanın üzüntüsü ile ayrıldık adadan. Yine bu defa Göcek Körfezi’nde tremolalarla aradık rüzgarı. Yelkenleri ancak şişiren hafif bir esintiden başkası yoktu ortalarda. Marinaya palamar verildiğinde bir sene sonu seyri daha bitmiş ve şimdiden gelecek senenin planları oluşmaya başlamıştı kafalarda...

Fotoğraflar: Koray Küçük, Mustafa Yücel, Tuncay Alan, Alper Ünver

Her ne kadar adına sene sonu dense de bu seyirde yaşanan ilkler arasında benim fotoğraf makinemi getirmemiş olmam, Ankara’dan getirdiğim nezlemle 3 gün seyir yapmam, Yalın’ın ilk defa rakı içmesi, teknede ilk defa sekstant kullanmamız, Bir buçuk yıl aradan sonra Tuncay’ın deliler dibi –hemen hemen hergün– denize girmesi sayılabilir.

Son tahlilde denilebilir ki geçen sene olduğu gibi 2006 yılına noktayı en güzel biz koyduk. Tüm katılımcı dostlara selam olsun.

2 yorum:

  1. Ellerine sağlık Mustafa'm. Süzme yoğurt ve kavun buradan bile çok leziz görünüyor.

    YanıtlaSil
  2. Hepimizin eline saglik, fazla yelken basamasak da, birtakim konularin masaya yatirilip meze kivaminda rakInin yaninda goturulmesi guzeldi. Insanin engin denizler kadar, engin muhabbetlere de ihtiyaci oluyor. Sekstant olayina da bir dahaki sefere hazirlikli gelmek gerek: not defteri, almanak vesaire. Bu sefer ihmal ettim. Kismetse bir dahaki sefere.
    Selam, saygi, sevgi...

    YanıtlaSil